2 Ağustos 2015 Pazar

Kesinlikle İzlemelisin: Ant-Man (2015)


Ant-Man, en iyi MCU filmlerinden biri ve kesinlikle en eğlencelisi. Iron Man ile başlayan Marvel Cinematic Universe’de Phase 2’nin son filmi olarak yayınlanan Ant-Man, tam olması gerektiği gibi bir süper kahraman filmiydi. Marvel; MCU ile Captain America, Iron Man gibi karakterlerin küresel bir hayran kitlesi oluşturmasını sağlamıştı. İlk Avengers filminden sonra ise neredeyse tüm Avenger’lar da aynı buna benzer bir küresel etki yaratmışlardı. Marvel, böyle iyi tanınan ve sevilen karakterlerden sonra pek tanınmayan bir grubu yani Guardians of the Galaxy’i raftan çıkardı ve onunla da çok başarılı oldu. Marvel şimdi ise yine pek tanınmayan ya da biraz göz ardı edilen diyebileceğimiz Ant-Man ile karşımızda. Buradan sonrasında spoiler var. Dikkat!! (Bu arada üsttekiler sonrada çıkarılmış olan ve Avengers’a gönderme yapan özel Ant-Man posterleri. Aralarında seçim yapamadığım için üçünü de koydum.)



Çok riskli bir yapım olarak da görebileceğimiz Ant-Man aslında Marvel’in çok uzun yıllar üzerinde çalıştığı bir proje. Projenin başında yaklaşık 8 sene boyunca Edgar Wright vardı ancak bazı anlaşmazlıklar nedeniyle projeden ayrılmıştı. Ondan sonra da projenin başına Peyton Reed gelmişti. Bir sürü kişi gibi ben de Edgar Wright’ın Ant-Man’ini görmek isterdim. Özellikle de Avengers filmlerinin yönetmeni Joss Whedon’ın ‘’Edgar Wright’ın Ant-Man senaryosu hayatımda okuduğum en Marvel şeydi.’’ sözlerinden sonra. Ancak Peyton Reed de çok yetenekli bir yönetmen ve bunu göstermeyi başarmış. Filmi izlediğimde nerede Edgar Wright gibi bir düşüncem asla olmadı. Reed, gerçekten çok başarılı bir süper kahraman filmi yapmayı başarmış. Bunun bir nedeni ise Reed’in Ant-Man’deki dünyayı, Wright’ın temelini attığı senaryonun üzerine kurmuş olmasıydı.


Filmin en önemli noktası ise tabii ki başrolündeki Paul Rudd’ın mükemmel bir Ant-Man olmasıydı. Benim ilk olarak Friends ile tanıştığım Rudd, gerçekten çok komik ve eğlenceli bir adam. Filmde Scott Lang olarak karşımıza çıkan Rudd, karakteri ile müthiş bir uyum yakalamış ve karakterinin tüm hallerini bize harika bir şekilde yansıtmıştı. Özellikle filmin sıkıcılaşması ve klişeleşmesi muhtemel sahnelerinde ortaya çıkan Paul Rudd ve sempatikliği sizin filme olan ilginizi kaybetmenize engel oluyor. Bir de yaptığı espriler ve mimikleri tam yerinde olmuş. Marvel bu sefer çok doğru bir karaktere yaptırmış esprileri. Bunu söylüyorum çünkü Age of Ultron’un benim beklentimi yeteri kadar karşılayamamış olması Ultron’u yeteri kadar kötü olmamasıydı. Bu da Ultron’un biraz gereksiz olarak çok fazla espri yapmasıydı ancak bu filmde Scott Lang karakterine espriler mükemmel uymuş.


Filmde Paul Rudd’ın yanına bir de efsane vardı: Michael Douglas. Kariyeri boyunca bir sürü farklı türde filmde başarıyla oynamış olan Douglas, bu filmde önemli bir Marvel karakteri olan Dr. Hank Pym rolünde çok başarılıydı. İlk sahnede kullanılan gençleştirme efekti de müthişti. Filmde Hank Pym’in ilk Ant-Man ve eşi Janet Van Dyne’nin ise Wasp olarak görülmesi önemli detaylardı. Pym’in eşinin kendini feda etmesine de gelecek filmlerde değinilecektir. Özellikle de Ant-Man’in aynı şekilde atom altı evrenine girip oradan geri dönebilmesinden sonra.


Filmindeki en önemli karakterlerden biri de Dr. Pym’in kızı Hope’di. Hope rolünde Lost dizisi ile tanıdığımız Evangeline Lilly vardı. Hope ileride MCU’daki önemli karakterlerden biri olacak gibi görünüyor. Bu after credits’deki ilk sahnenin ona ayrılmasından belli oldu. O sahnede Dr. Pym, Hope’a annesi ile beraber yaptıkları Wasp kostümünü gösteriyor. Bu da gösteriyor ki Hope, yeni Wasp olacak. Böylece MCU, Scarlett Johansson’dan sonra önemli bir kadın karakter daha kazanmış oldu.


Herkes bir yana filmin gizli kahramanı kesinlikle Scott Lang’in arkadaşı olan Luis’ti. Filmde mizah bakımından en iyi olan karakter Luis karakteriydi ve Michael Pena’da bu rolle parlamıştı. Özellikle Michael Pena’nın karakterinin bir olayı anlatırken yaptığı seslendirmeler müthişti ve tabii ki mimikleri de. Bu müthiş performanstan sonra ilerideki Ant-Man filmlerinde görülmesi muhtemel bir karakter de Luis’tir bence.


Burada kötü karakterimize de bir parantez açmak lazım. Filmdeki kötümüz Dr. Pym’in yanında çırak olarak çalışmış, sonra onun işine el koymuş ve kendi kostümünü (Yellowjacket’i) yapmış olan Darren Cross. Klişe bir kötü adam diyebileceğimiz Cross’u House of Cards’tan tanığımız Corey Stoll canlandırıyor. Filmde zaten bir sürü klişe var, o yüzden Stoll’un bu kötü adamı göze batmıyor ve filme çok uyup akıcılığın devam etmesini sağlıyor.


Ant-Man bir Marvel filmi olduğunu hissettiren asıl nokta ise muhteşem bağlantılarıydı. Biliyorsunuz ki Marvel, filmleri ve dizileri arasında bağlantı kurma konusunda harika bir iş çıkarıyor. Hatta bu konuda en iyi diyebilirim. Filmler arasında kurdukları bağlantılar zaten çok iyiydi ancak Agents of Shield ile Winter Soldier arasında kurdukları muhteşem bağlantı ile MCU’nun ilerleyişinde önemli bir değişiklik yapmışlardı. Sonra bir kere daha Agents of Shield’ı kullanmışlar ve Age of Ultron’a bir sürü önemli gönderme yapmışlardı. Ant-Man’de bu görevi başarıyla yerine getirmiş ve MCU’ya önemli göndermeler yapmıştı. Daha filmin en başında Shield karargahı ve benim en sevdiğim karakterlerden biri olan Hayley Atwell’in canlandırdığı Peggy Carter vardı. (Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Hayley Atwell’i tüm Marvel filmlerinde görsem de sıkılmam çünkü Peggy Carter en sevdiğim karakterlerden biri.) Filmin ilerliyen bölümlerinde ise Avengers karargahı ve Avengers üyesi Falcon göründü. Hank Pym’in Lang’i Avengers karargahına bir alet çalmak için göndermesi ve oraya gidince Ant-Man’in Falcon’la mücadele etmesi filmin en güzel noktalarından biriydi.


Tüm bunlar çok güzeldi ama benim için en güzel sahne son yani ikinci after credits sahnesiydi. Bu sahnede de zaten Civil War’da olduğunu bildiğimiz Ant-Man, Civil War’a bağlanıyor ve Civil War ile ilgili güzel ipuçları veriliyordu. Bir de benim en sevdiğim karakter olan Captain America yani Steve Rogers vardı tabii. Bu çok önemli sahnede Falcon ve Cap’in Winter Soldier’i bulduğunu görüyoruz. Tony Stark’ı aramaları gerektiğini düşündüyseler de Falcon ben birini tanıyorum diyor ve sahne bitiyor. Ardından da ‘’Ant-Man Geri Dönecek‘’ yazısı karşımıza çıkıyor. Böylece filmin son sahnesinde Falcon’un Ant-Man’i aramasının nedenini de öğrenmiş oluyoruz. Beni çok heyecanlandıran bu son after credits sahnesininden anladığım kadarıyla hem Ant-Man hem de Winter Soldier Civil War’da kritik rolde olacaklar.


Filmin son sahnesinde bir detay daha vardı ve ben bunu sonradan fark ettim. Luis’in Scott’a biri seni arıyor diye hızlı hızlı ve muhteşem seslendirmeler ile o olayı anlatırken olayın içinde Asyalı bir kadın da vardı ve şöyle birşey demişti; ‘’Karınca değil de ağ atan, duvarlara tırmanan birini tanıyorum.’’ Bu da bize uzun zamandır MCU’ya beklenen, en sevilen süper kahramanlardan birini hatırlatıyor tabii ki. Kim olduğunu söylememe de gerek yok herhalde.


Son olarak şunu söyleyeyim. Eğer siz de benim gibi bir Marvel hayranı iseniz Ant-Man’i kesinlikle izlemelisiniz çünkü filmi güzel yapan müthiş bağlantıları ve sadece MCU ve Marvel’i iyi bilen kişilerin çıkarabileceği detayları. Ancak Ant-Man tüm bunların yanında eğlenceli ve güldürmeyi başaran iyi bir film kesinlikle. Eğer iyi vakit geçirmek istiyorsanız da Ant-Man’i izlemelisiniz. Merak edenler için Ant-Man’in fragmanını aşağıya ekledim. İşte bu eğlenceli filmle MCU’da Phase 2’yi tamamladık, şimdi sıra son after credits sahnesinden de anladığım kadarıyla daha karaklık olması muhtemel olan Phase 3’te.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder