26 Nisan 2015 Pazar

Bu Hafta – 26 Nisan 2015

Ne Okudum?

Bu hafta bir türlü kitap okumaya vakti bulamadım. Ama son zamanlarda çıkan Joker haberlerinin de etkisiyle Brian Azzarello (yazar) ve Lee Bermejo (çizer)’nun Joker isimli grafik romanını (tekrar) okudum. Joker, Heath Ledger’ın en iyi yardımcı oyuncu Oscarını aldığı efsane Joker’dan esinlenilerek yazılmış bir eser. Hikayesi çok ilginç olmasa da güzeldi. Çizimleri de normalde gördüğümüz çizimlerden biraz daha farklı ancak hikayeye uygun yapılmış bence, o yüzden ben onu da beğendim. Aslında Batman: The Killing Joke’u da tekrar okumak istiyordum ancak ona bir türlü fırsat bulamadım. Önümüzdeki hafta da onu okurum muhtemelen.


Ne İzledim?

Star Wars’un yeni fragmanın da çıkmasıyla beraber aklımda filmleri bir kere daha izlemek vardı. Perşembe gününün de tatil olmasını fırsat bilip o gün Star Wars maratonu yapmaya karar verdim. Ancak 6 filmi de izleyemeyeceğimi tahmin ettiğimden bende ilk üç filmi izledim. Tabi burada kastetiğim filmler çıkış sırasına göre ilk 3 film yani orijinal üçleme. Ve iyi ki de orijinal üçlemeyi izlemişim çünkü onları bir kere daha izleyince daha da çok sevmeye başladım Star Wars’u ve fark ettim ki ilk film (Star Wars veya Star Wars Episode IV: A New Hope) serinin en iyi filmiymiş. E orijinal üçlemeyi izleyince Luke Skywalker, Darth Vader, Yoda, Obi-Wan Kenobi, Prenses Leia, Han Solo, Chewbacca, R2-D2 ve C-3PO gibi bir sürü ikonik karakteri de bir kere daha görmüş oldum. Favorim kim diye düşündüğümde eskiden Darth Vader derdim ama bu sefer Han Solo’yu daha çok sevdiğimi fark ettim. Bence Darth Vader’dan daha karizmatik bir karakter ve alaycı tavırlarının da benim favorim olmasında etkisi var.


Ne Dinledim?

Bu hafta yeni müzikler keşfedebildim. Blur yeni albüm çıkarıyormuş (hatta yarın çıkıyor). Son albümlerinin çıkmasının üzerinden 10 seneden fazla zaman geçmişti. Benim çok sevdiğim grupların arasındadır Blur. Yıllardır sıkılmadan dinlediğim bir sürü şarkıları var. Geçen gün yeni albümlerinden bir şarkıyla karşılaşınca çok sevindim doğal olarak. Albüm daha çıkmadığı için tüm şarkıları dinleyemedim. Dinleyebildiğim şarkının adı My Terracotta Heart. Çok sakin, çok rahatlatıcı bir havası var şarkının ve şimdiden favorilerim arasına girdi bile. Blur dışında da çok sevdiğim başka bir grup olan The Black Keys’in Weight of Love şarkısına rastladım hafta başında. Turn Blue adlı albümlerinden 2015’te yayınladıkları tek şarkı. Bu şarkı da bence The Black Keys’in en iyilerinden biri olmuş özellikle sondaki solo kısmı çok güzel. İki şarkıyı da dinlemek isteyenler için aşağıya ekledim.




25 Nisan 2015 Cumartesi

Film/Haber: İşte Jared Leto’nun Adım Adım Değişimi ve JOKER’ın Son Hali!


Bugün Jared Leto’nun Joker’ının son halinin fotoğrafı yayınlandı. Leto beklendiği gibi çok büyük bir değişim geçirmiş. Bence sonuç çok iyi olmuş. Daha önceki yazımda da söylediğim gibi Leto’dan çok iyi bir performans geleceğini düşünüyorum ve bence film de müthiş olacak.

Kesinlikle İzlemelisin: Whiplash (2014)


Geçtiğimiz ödül sezonunun en çok konuşulan filmlerinden biri Whiplash’di. Filmin özellikle en dikkat çekici özelliği J.K. Simmons’ın muhteşem performansıydı. Simmons da bu performansı nedeniyle aday olduğu tüm ödüllerde bir numaralı favoriydi zaten. Aldığı ödüllerden en önemlileri ise Bafta, Altın Küre ve tabii ki Oscar’dı. Filmde sayabileceğimiz önemli bir diğer oyuncu ise Miles Teller. Daha önceki yazılarımda Miles Teller’ı çok sevdiğimi zaten söylemiştim ancak onu bu kadar sevmemin nedeni işte bu filmdi. Filmde J.K. Simmons tabi ki ön planda ancak Miles Teller da şimdiye kadar gösterdiği en iyi performansını ortaya koyarak filmi bir üst seviyeye taşıyor.

24 Nisan 2015 Cuma

Film/Haber: Emma Stone ve Steve Carell Karşı Karşıya; Battle of Sexes!


1973 tarihinde Billie Jean King ile Bobby Riggs arasında oynanan efsanevi tenis maçını anlatacak filmde Billie Jean King’i Emma Stone, Bobby Riggs’i ise Steve Carell canlandıracak. Daha önce Stone-Carell ikilisi Crazy, Stupid, Love’da baba-kızı canlandırmışlardı, bu sefer ise rakip olacaklar.
Battle of Sexes, Amerika’da tüm zamanların en çok izlemiş spor müsabakalarından biridir. O dönemde 55 yaşında olan eski Wimbledon şampiyonu Bobby Riggs, 29 yaşındaki Billie Jean King’e meydan okumuş ve King de bu meydan okumayı kabul edip Riggs’i yenerek bu maçın unutulmaz bir maç olmasını sağlamıştır. Bu maç kadın tenisinin daha iyi tanınmasının ve daha çok saygı kazanmasının sağlandığı olay olarak da görülür.

Film/Haber: La La Land Filminde Kadro Değişikliği


Whiplash’in yazarı ve yönetmeni Damien Chazelle’in yeni filmi La La Land için düşünülen oyuncular Emma Watson ve Whiplash’te de oynayan Miles Teller’dı. Ancak geçtiğimiz günlerde çıkan haberlere göre Teller-Watson ikilisi yerine şu sıralar Hollywood’un en popüler ve en sevilen oyuncularından olan Emma Stone ve Ryan Gosling geçebilir. Eğer söylentiler doğru olursa bu film Ryan Gosling ve Emma Stone’un Crazy, Stupid, Love ve Gangsters Squad’dan sonraki 3. Filmi olacak.

13 Nisan 2015 Pazartesi

İstanbul Film Festivalinden bir film daha: Lost River (Kayıp Nehir)


Lost River daha önce de bahsettiğim gibi Hollywood’un sevilen aktörlerinden olan Ryan Gosling’in ilk yönetmenlik denemesi. Ayrıca filmin yazarı da Gosling. Bu filmi yaparken Gosling 2012 yılında çıkan Driver filminden biraz etkilenmiş sanki. Filmde gizemli bir hava hakim ve gerilim de filmin sonlarına doğru artıyor.

12 Nisan 2015 Pazar

Film/Haber: Sonunda Jared Leto’nun İlk Joker Resmi Geldi



Suicide Squad’ın muhteşem bir kadrosu var, orası kesin, hatta son dönemlerin belki de en iyi kadrolarından birine sahip. Tabii yeni James Bond filmi Spectre’nin de hakkını yememek lazım, onun kadrosu da çok iyiydi. (Avengers’ı söylemeye bile gerek duymadım, zaten bilen biliyor :) )

Bu Hafta - 12 Nisan 2015

Ne Okudum?


Bu hafta pek kitap okuyamadım. Ancak Jack Kerouac’ın Yalnız Gezgin adlı kitabına başladım. Kitap Kerouac’ın diğer kitapları gibi otobiyografik bir eser, ancak diğerlerinden ayrı olarak bu kısa hikayeler şeklinde yazılmış. Ben şu ana kadar kitabı çok beğendim. Zaten Kerouac’ın gezilerini okudukça benim de gezesim geliyor. Bunun yanında başladığım ve hâlâ bitiremediğim Insurgent var ki onu da umarım bu hafta içinde bitirebileceğim.




Ne izledim?

Bildiğiniz gibi İstanbul Film Festivali geçen hafta başladı. Ama ben her zamanki gibi bilet almakta geç kaldığım için bana uygun ve bilet kalmış olan sadece iki film bulabildim. Bunlardan biri cuma günü izlediğim Before I Disappear’dı ya da çevirilmiş haliyle Ben Ölmeden Önce. Filme gitmeden önce filmle ilgili bir araştırma yaptığımı söyleyemem, yani pek bir bilgim yoktu. Sadece 2012’de en iyi kısa film dalında Oscar kazanmış olan Curfew’den uyarlandığını biliyordum. Ancak filmi çok beğendim. Amerikan bağımsız filmlerinde şimdiye kadar izlediklerim arasında en iyilerden biriydi. 
İstanbul Film Festivali'nden bilet aldığım diğer film ise Ryan Gosling’in ilk yönetmenlik denemesi olan Kayıp Nehir (Lost River), onu da yarın izleyeceğim. 

Bu hafta sinemada izlediğim bir diğer film ise Insurgent’tı. Veronica Roth’ın Uyumsuz (Divergent) serisinin aynı isimli kitabından uyarlanan film Twilight, Hunger Games ve Maze Runner gibi popüler kitap serisi uyarlamalarının biri. Başrolde ilk filmde de olan Shailene Woodley, Theo James, Ansel Elgort, Kate Winslet ve benim çok sevdiğim Miles Teller var. Aksiyon sahnelerinin bol olduğu, sıkılmadan izlenen bir film olmuş. İlk filmi kitabını okuduktan sonra izlediğim için neler beklemem gerektiğini biliyordum ancak bunu izlemeden önce kitabın ancak yarısını okuyabilmiştim, o yüzden benim için şaşırtıcı oldu filmin bazı yerleri. Ancak bence filmin en dikkat çekici noktası Miles Teller’dı, belki ben çok sevdiğim için bana öyle geldi; ama sanki biraz Theo James’ten de rol çalmış. 
Bu hafta Amerikan Bağımsız filmi ile Holywood filmi izlemişim, birbirinden tür olarak çok farklı olsalar da ikisi de çok güzeldi.


Ne Dinledim?
Bu hafta yeni müzik bulamadım desem çok doğru olacak. Ancak Franz Ferdinand’ın yeni projesini öğrendim. Franz Ferdinand & Sparks (FFS) olarak bir albüm çıkaracaklarmış. Franz Ferdinand’ı seven biri olarak bu albümü de severim gibi, gerçi bu albüm normal Franz Ferdinand tarzından biraz daha farklı olacak gibi duruyor, sonuçta başka bir grupla birleştiler. Grup ilk şarkısını yeni yayınladı, şarkının adı Piss Off. Bence çok güzel bir şarkı olmuş. Şarkıyı aşağıya ekledim, isteyen dinleyebilir.


Müzik/Haber: Lana Del Rey’den Yeni Albüm Geliyor


Geçtiğimiz günlerde çıkan haberlere göre, Lana Del Rey yeni albüm hazırlıklarına başlamış bile ve bu albümde 2014 sonlarında çıkardığı Uptown Funk şarkısıyla büyük başarı elde eden Mark Ronson’la çalışıyormuş. Mark Ronson’ın daha önceki başarılı prodüksiyon çalışamalarını düşününce bu albümden de beklentim arttı. Eski çalışmalarından benim aklıma ilk olarak Amy Winehouse - Back to Black geliyor tabii ama Robbie Williams - Rudebox, Adele - 19 ve Bruno Mars - Unorthodox Jukebox da en bilinen ve sevilen albümlerinden Ronson’ın.

Lana Del Rey bu albümün son albümü Ultraviolance’dan daha farklı olacağını ve ilk iki albümüne (Born to Die, Paradise) daha çok benzeyeceğini açıklamış. Açıkçası Lana Del Rey’in tarzını çok seviyorum ama bence en güzel albümü de Ultraviolance’dı. Yine de Mark Ronson – Lana Del Rey işbirliği ile çıkacak bu albümü çok merak ediyorum. Lana Del Rey şimdiden 9 şarkı yazmış bile. Albümün adının da Honeymoon olacağı söyleniyor. Bakalım nasıl olacak.

Bu arada dinlemeyenleriniz için Lana Del Rey’in Ultraviolance albümünün çıkış single’ı West Coast ve Uptown Funk’ın videolarını da aşağıya ekledim. Bari albümü beklerken bunları dinleriz :)